Türk savunma sanayisinin kurucusu olarak kabul gören Nuri Killigil, 1940 yıllarında İstanbul’da top, havan, uçak-savar mermi ve tapalarının yanı sıra uçak bombaları da imal eden bir fabrika kurdu. Zeytinburnu’ndaki demir eşya fabrikasında çeşitli metal eşyaların yanı sıra silah, tapa ve mermi üretimine başlayan Nuri Killigil, fabrikasını Haziran 1946’da kapatarak Sütlüce’ye taşıdı ve Türkiye’nin ilk özel savunma sanayii şirketini kurdu. Fabrikasını geliştirerek matara, gaz maskesi, çelik başlık, soba gibi birçok eşyanın yanı sıra 81 milimetrelik havan, mühimmat, tapa, uçak bombası, tahrip kalıpları da üretti.
Nuri Killigil Silah Lobisi Tarafından mı Öldürüldü?
Kısıtlı imkânlar ve zor şartlar altında ürettiği silah ve mühimmatları Mısır, Filistin, Pakistan, Suriye gibi ülkelere ihraç etti.
Dünya Silah lobisi, Nuri Paşa’nın silah üretimine karşı çıktı. Birtakım engelleme girişiminde bulundular, hatta bu girişimler fabrikanın kapanma aşamasına gelmesine neden oldu.
İsrail’in kuruluşu sonrasında Filistinlilere ve bölgedeki diğer Arap ülkelerine silah satması, Nuri Paşa’nın üzerindeki baskıların ve engellemelerin artmasına sebep oldu.
Gelen engellemeler sonrası Nuri Paşa’nın silah üretemeyeceği açıklandı fakat o yine de el altından üretimine devam etti.
Bu dönemde, bizzat kendi çizdiği ve kendi adını verdiği Nuri Killigil tabancasını üretti.
Nuri Paşa’nın bizzat ürettiği 9 mm yarı otomatik tabancalar, o yıllarda dünyanın en iyi silahları arasında yer aldı. Üretilen silahın modeli ve teknik mekanizması o kadar iyiydi ki, İtalyan silah üretici Bernardelli tarafından kop-yalanarak 1980 yıllarına kadar kullanıldı.
2 Mart 1949’da saat 17:10’da fabrikada faili meçhul üç büyük patlama meydana geldi. İlk patlama kimyahanede olmuştu. Sonradan cephane deposuna sıçrayan ateş mermilerin patlamasına yol açmış, ertesi gün bile duman ve patlamalar devam etmişti. Barut kokusu Galata Köprüsü’nden hissediliyordu.
Bu hain sabotajda Nuri Paşanın da bulunduğu 27 vatan evladı hayatını kaybetti ve ne hazindir ki ülkesine ve vatanına hayatını adamış milletin yiğit evlatlarından biri tabutu boş olarak defnedildi.
Ecevit Güresin’e göre, patlamadan sonra Nuri Paşa’nın vücudu da parçalanmış ve kolunun yarısı, elleri, ayağı ve bazı vücut parçaları etrafa saçılmış halde bulunmuştu. Fakat beden yoktu.
Nuri Paşa’nın cesedinin ana gövdesi 20 gün sonra Haliç’te su üstüne çıkmış, ailesi yeniden cenaze töreni yapmak istemişti. Ancak o tarihte İstanbul Müftülüğü; “tam gövdesi olmadığı için” cenaze namazı kılınamayacağı yolunda fetva verince Paşa’nın ailesi, cenazeyi hocasız bir şekilde 24 Mart 1949’de Edirnekapı’daki şehitliğe gömüldü.
Ancak Atilla Oral 2016’da Nuri Paşa’nın mezarını tespit etti. Edirnekapı mezarlığındaki Nuri Killigil mezarı onarıldı. Ve kendisi için tam 67 yıl sonra cenaze namazı kılındı…
Nuri Killigil Kimdir?
Nuri Killigil, Enver Paşa’nın kardeşi, Kut’ül Amare kahramanı Halil Kut Paşa’nın da yeğenidir. Nuri Killigil Trablusgarp’a gönüllü olarak giden subaylar arasında yer alarak 1.Dünya Savaşı öncesi yüzbaşılığa kadar yükseldi. Savaş sırasında gösterdiği başarılar nedeni ile 28 yaşındayken yarbay rütbesine terfi ettirildi. 1914 yılında Afrika Grupları Komutanı olarak gönderildi.
1917 yılında Kafkas İslam Ordusu komutanlığına getirilen Nuri Paşa, Bakü ve Dağıstan’ı Rus işgalinden kurtardı. İşgal edilen yerleri kurtardıktan sonra Anadolu’ya geçen Nuri paşa Kazım Karabekir Paşa’nın kolordusuna katıldı. Mondros Antlaşması sonrası İstanbul’da İngilizler tarafından tutuklanarak Batum’a hapsedildi. Batum’da hapisten kaçarak Kızıl Ordu’ya karşı savaştı.
1925 yılında yarbay rütbesiyle emekliliğe geçti ve 29 Şubat 1929 yılında Kurtuluş Savaşı’ndaki hizmetleri için Nuri Paşa’ya ‘’İSTİKLAL MADALYASI’’ verildi.